Kreatif Direktör Jargonu-LeoBurnett’ten

Tarih

İşte Kreatif Direktör Jargonu’dan en sık kullanılan ifadeler ve onların “titizlikle yürütülen çalışmalar sonucu” bir nebze de olsa deşifre edilebilmiş karşılıkları: 

 

“Yani” :  Olmamış. 

 

“Yaaaaniiiiii” : Hiç olmamış. Şu an aklımda başka bir şey olduğu için uzatmıyorum mevzuyu. 

Sen anla artık. 

 

“Hım”: Olmamış canım. 

 

“Hımmmmm”: Hiç olmamış. Hevesin kırılmasın diye bi düşünüyo gibi yapayım. O da senin güzel hatrına. 

 

“Beni çarpmadı”: Nası olmamış belli değil. O fikir aklına geldiği anda unutup tövbe etmen gerek. Hiç mi tanımıyosun beni? 

 

“Ben senin yerinde olsam bunu böyle yaparım” : Olmamış diyorum, ollllll-maaaaa-mııııışşşş. Kalbini kırıcam ama artık. 

 

“Evet evet bu dünyalar” : En azından müşterinin adını öğrenmişsin, güzellll, olacak, hadi bakalım. Yalnız bu gaz “Simit dünyası ve ayakkabı dünyası” esprisi yapabileceğin anlamına gelmesin. Yakarım.

 

“İlginç aslında” : Oldukça ilginç. Ne kullanıyorsun sen? 

 

“Buradan bir şey çıkabilir”: Çıkmaz ama bi dene bakalım, nasılsa dediğime geleceksin. 

 

“Bi bakalım”: Sen bak, yaz, çiz, düşün, taşın, işin içinden çıkarsan beni çaldır. 

 

“Bi düşünelim”: Sen düşün, yaz, çiz, bi de o taraftan bak, üçüncü gözünle bak, eşini, dostunu ara, bi araştır, işin içinden çıkarsan sakın beni çaldırma toplantıdayım, mail at. 

 

“Bu güzel ama daha başka ne olabilir?” : Kusura bakma ama elinde topu topu bir tane brief var, sunuma 20 saniye kalana kadar kasıcam seni. 

 

“Güzel ama bu işe olmaz”: Bienal mi yapıyoruz evladım? 

 

 “Güzel güzel” : Bak, biraz yüreklendirince nasıl yola geliyorsun. Aferim. Yalnız kıs biraz satır aralarını. Gelip bizzat bakıcam. 

 

“Sen at bana ben bi üstünden geçeyim” : Sen at bana, ben bir bakayım. Olmamışsa nasılsa yine sen yapacaksın, arada bir sigara molası vermiş olursun, fena mı?

 

“Ne durumdasınız?”: Sizi bi “geyik” gördüm bugün, çalışıldı inşallah? 

 

“İyi yoldayız” : Herkes briefi okumuş en azından. 

 

“Başlangıç için iyi” : Yani, reklamcılık tarihine başlangıç için… 

 

“Artık toparlamamız lazım” : Ben koptum, briefi bile hatırlamıyorum, 20 dakika içinde hem beni update edin hem de işi bitirmiş olun lütfen. 

 

“Son güne bırakmayalım” : Bu dediğime ben inanıyor muyum? Hayır. 

 

 “Hemen bakıyorum” : Hemen derken bu hafta filan işte. 

 

 “Hemen geliyorum” : Bi mailime bakıcam, yolda karşıma çıkan müşteri direktörleri bir şeyler anlatacak, yarısını dinlemiycem, ilk gözüme çarpan ekrandaki işe yorum vericem, o sırada en az üç kere telefonum çalacak, siz beni beklemeyin bence. 

 

“Siz başlayın ben geliyorum”: Bi mailime bakıcam, yolda karşıma çıkan müşteri direktörleri bir şeyler anlatacak, yarısını dinlemiycem, ilk gözüme çarpan ekrandaki işe yorum vericem, planlamaya uğrayıp briefe bakıcam, beğenmiycem, revizyon vericem, o sırada en az üç kere telefonum çalacak, açmıycam, sonra geri arıycam, siz beni hiiiiççççç beklemeyin bence. 

 

“Güzel fikir”:  Ama çok heveslenme uygulamayı da bi görelim. 

 

“Hımmm güzel fikir”: Valla güzel. Nası oldu bu?

 

“İyi fikir”: Bu işi hatırlıycam bi yerden ama dur bakalım… Archive’da mı vardı acaba ya? 

 

“Çok iyi fikir”: E zaten bu fikri sana ben söylememiş miydim? 

 

“Süper fikir”: Demek Starbucks’a gidiyorsun, hay yaşa! Günün en iyi fikri. Bana da bi kahve alsana. 

 

“Olur”: Tamam yapın. 

 

“Olur, olur”: Tamam tamam. Yapın yapın.

 

“Olur, olur, olur, olur”: Neden bahsettiğinizi bile bilmiyorum, şu an acilen çıkmam lazım, tamam yapın ama kötü olursa laf ederim. Evet yaparım. 

 

“Nası gidiyo?”: Espriler havada uçuyo maşallah, fikir var mı fikir? 

 

“Eveettttttttt”: Geliyorum, gümbür gümbür, büyük bir şevkle işlere bakmaya geliyorum.

İşler hazır, fikirler nazır diye düşünüyorum, tadımı kaçırmayın rica edicem. 

 

“Alloooraaaa”: Geliyorum, gümbür gümbür, büyük bir şevkle işlere bakmaya geliyorum ama neşeliyim bugün, moral bozmam. 

 

“Olur ama daha iyisini bulabiliriz”: Bu fikri babam da bulur. Daha iyisini bul, o zaman konuşalım. 

 

“Devam… devam”: Öyle hemen ilk akla gelen fikri anlatmak yok, dünyada bırakmam.

 

“Şöyle yapsana”: Boşuna yoruluyosun, yap dediğimi bitsin gitsin. 

 

“Onu şöyle yapalım mı?”: Senin dediğin de olur ama olmaz. Yani olur da olmaz. Aslında hiç olmaz da… Neyse, hevesin kırılmasın. 

 

“Bence şöyle olsun”: Yap evladım, yap canım, yap güzelim. Kendini de beni de yorma. 

 

“Çıkış noktası güzel”: Merakla bekliyorum… Bakalım buradan nereye varacaksın?

 

“Burada et var”: Bundan bir şey olabilir. Olmayabilir de. Olursa ben sana söylerim ama daha ben emin değilim. Emin olmadığımdan eminim ama. Bak o net. 

 

“Durumlarına bakmamız lazım”: Anlattığını pek dinlemedim kafanda bir toparla gel, o zaman bakalım. Evet evet ben de emin değilim. Olsun ama toparlarız. 

 

“Öyle bir şey yap ki… gören “vay be ne fikir bulmuşlar” desin”: Gaz veriyorum, örnek veriyorum, cesaret veriyorum, zaman veriyorum hala tık yok. Bakma yüzüme öyle bulsam zaten

ben bulurum. 

 

“Çocuklar anlattı biraz… nedir o mesele?”: Kısaca anlat, bi ilgileniyo gibi yapıp gidicem.

Çözüm buldum, buldum. Bulamadım başınızın çaresine bakın. 

 

“Söyle o müşterine…”: Her şeye de-brief, her şeye revizyon. Çocuklar salağa döndü ya, ayıp artık. Versinler parasını yapalım, bu kadar zamanda bu iş… Olacak şey değil! Hadi ya? Sen bakmıyor musun o müşteriye? Tam da havaya girmiştim… Sahi kim bakıyo? 

 

“Daha bakamadım”: Hangi iş acaba o? 

 

“Bakıyorum şimdi”: Belki bakarım, belki bakmam, Belki bakarım cevap yazmam. Belki hiç bakmam, başka mail yazarım. Benim işim belli olmaz. 

 

“Ona bi bakmamız lazım”: Niye? Kesin olmamıştır o. Belki olmuştur ama yine de bi bakmamız lazım. Niye? Kesin olmamıştır o. Ama belki de olmuştur ya. 

 

“Yarım saatte toparlarız”: Sabaha kadar buradayız, gençleeerrrr!

 

“Yok sen yanlış anlamışsın öyle diil o”: Evet şu an aklıma daha iyisi geldi, iki gün seni boşuna yordum ama bunu sana söyleyip niye durduk yere moral bozuyorum? Bozmuyorum işte, onu diyorum. 

 

Yapıyor olucaz bi şekilde”: Yapıcan bir şekilde. Ama üzülme bu her yerde böyle.

Hayat işte… Kısmet bu işler bi de biliyo musun….

 

“Bu değil… ama bunun gibi… tam öyle değil de… şey gibi… anladın sen onu”: Anlasan iyi edersin zira ben hiçbir şey anlamadım bu dediğimden. 

 

“Bu diil bak şöyle ama o da diiil… ben kötüsünü söylüyorum sen iyisini bulucan ama tam o da diiil”: Ne dediğimi bilmiyorum, çok mu belli oldu? 

 

Bi tık sağa, yok sola, üste… boşver geri al… sağa sağa… bi tık aşağı… bi saniye ben bakiim mi”: Senin yaptığın hale geri döndürücem bunu ikimiz de biliyoruz ama biraz da ben oynayayım mı çok sıkıldım toplantıda? Ha, ne diyosun? Pişt, bi tur versene mouse’u.

Diğer
Yazılar

Brand Book Nedir? Ne Sağlar?

Kabaca bir tabirle niteleyecek olursak Brand Book markanızın hem ansiklopedisi  –ki artık Google diyoruz- hem de anayasasıdır. Markanızın kurumsal çizgilerinin ve kültürünün vücut bulmuş halidir.

Tamamını Okuyun »
McCormick-X5-Serisi-Lansmani-Calismasi

McCormick X5 SERİSİ LANSMANI

Teknoloji, konfor ve güvenlik açısından sınıfının en iyi traktör markalarının başında gelen McCormick, Türkiye’deki küçük traktör pazarında daha geniş bir paya sahip olma hedefiyle hareket

Tamamını Okuyun »