İkinci bölümümüzde Müşteri İlişkileri tarafından sıklıkla kullanılan cümle, cümlecik, tepki, sembol gibi iletişimsel değeri olan her türlü öğeyi inceliyoruz.
Kreatif Ekip Jargonu göz önüne alındığında -Türkçe karşılıkları son derece net olmasına karşın- stratejik konumları gereği Müşteri İlişkileri Jargonu oldukça abartılı ve karışıktır.
Bu jargon İngilizce olduğu iddia edilen ve fakat etimolojik olarak henüz kanıtlanmamış enteresan bir dilin yoğun baskısı altındadır.
Tüm bu sebeplerden ötürü bu konuyu üç ana başlıkta incelemek gerekir:
Semboller / Kısaltmalar
Standart kalıplar
Türkçe/İngilizce kullanım
Müşteri İlişkileri Jargonu’ndan örnek kısaltmalar, kalıplar, Türkçe/İngilizce cümleler ve açıklamaları:
“FYI” : Daha kaç kere söylememiz gerekiyor acaba!
“TŞK”: Zahmet olucak ama… Bi yapabilirseniz işi…
“Thanx” : Elli defa söyledik yapmadınız, ben de çok pis mesafe koyarım. En İngilizcesinden hem de.
“Dears”: Kötü haber geliyo bi iki cümleye. Çok belli ettim di mi?
“:)” : Yukarıda yazanları ben demiyorum ki müşteri diyor, ben sevimli bi insanım, üstelik arkadaşınızım, öyle diil mi?
“OK!”: Üf tamam ya istediginiz gibi olsun.
“OK’dir”: Tamam, yolla jpeg’i.
“Ok’dir arkadaşlar”: Tamam güzel olmuş, bi şi demedik.
“Ok. Tşk”: İlla kreatif direktörü koyucaz cc’ye de kaale alınıcaz. Yapın işi bekliyorum.
“Ok.Tşk.Bye.” Küstüm.
“Ok. Tşk. Kolay gelsin”: Ne haliniz varsa görün.
“Şimdiden teşekkürler”/ “Şimdiden ellerinize sağlık”: Nasılsa iş müşteriden dönecek, bari sempati toplayayım baştan.
“Brief ekte, sistemden de gönderiyorum”: Forward tuşu değiliz yani, biz de çalışıyoruz.
“De- brief üzerinden iki dakika toplanabilir miyiz?”: Valla ben de anlamadım müşteri ne diyor, belki sizden biri anlar.
“Müşterinin bu fikirle ilgili concern’ü var”: Evet fikri anlamamışlar. Ben? Ben hiç anlamadım canım.
“İşi ne zaman görebiliyoruz?” : Yapmadınız di mi?
“Bu işi bugün mutlaka göndermemiz lazım”: Böyle diyeyim de tutuşun biraz, ciddiye alınmıyorum yoksa.
“İş listesi üzerinden beraber geçelim mi?”: Atladığım şeyler olmuş benim, çaktırmadan kimseye bi toparlayabilirsek… Kriz çıkarmayın lütfen. Çok yersiz. Bağırma bana lütfen, hadi gel tatlım konuşalım.
“Acil”: Diiil.
“Çok acil”: İşi atıp çıkmak istiyorum hadi ama…
“Ama çok acil”: Müşteri arayıp duruyo gizli numaradan… Aaa müşteri diilmiş. Olsun acil yine de.
“Gerçekten çok acil”: Bu şekilde söyleyince de mi olmuyo? Hakikaten yapmayacaksınız di mi işi? Çok kötüsünüz ya.
“Sen iki dakikada yaparsın onu”: Bu gazı yiyen de kalmadı ama deneyeyim şansımı yine de.
“İki dakikanı ayırıp yapar mısın hemen?” : Sıkıysa yapma, valla Yaşar’a giderim
“Öncelikle ellerinize sağlık, bir iki yorumu oldu müşterinin”: Bütün pis işler hep bana ya, sevmedi müşteri işi belli. Ama yoook, aman kreatif demoralize olmasın, aman enerjileri düşmesin. İyice yalancı olduk valla.
“Müşteri böyle istedi”: Aslında ben de öyle istiyorum.
“Valla müşteri böyle istedi”: Tam olarak bu mu emin değilim ama bu minval. Yapın gitsin.
“Bunu buy ediyorum”: Fikri anlamadım ama iyi bir fikir olduğunu seziyorum hareketlerinizden.
“Yapalım, olmadığını görsünler”: Bu kadar saçma bir şey istediğime inanamıyorum ama n’aparsın ekmek parası.
“Daha call to action yapabilir miyiz?”: Bir iki alternatif daha yazsan iyi olur, sonra müşteri başlık gönderince bozuluyosun.
“Bana bu biraz over promising geldi”: Fikri çok anlamadım ama stratejiden tepki gelmediğine göre ya over promising’tir ya off the brief.
“Off the brief”: Olmaz bu fikir, pek sevmedim.
“Müşteriden yorum bekliyorum”: Geldi yorum da… Anlamadım ben pek. Ne diyosa artık, saçma biraz. Boşver ya. Gel bi sigara içelim.
“Ay çok tatlı fikir”: Delirmiş bunlar ya. Nasıl satıcam ben bunu müşteriye?
“On numara fikir”: Madem o kadar güveniyorsunuz fikrinize buyrun siz satın müşteriye. Anladım fikri ya, ne anlamıycam? Neydi o şimdi bi daha şey yapsana…
“Yetiştirebiliyor muyuz”: Yaşar’a mail mi atayım?
“Yetiştiriyoruz değil mi arkadaşlar?”: Yaşar’ı cc’ye koymama 20 saniye kaldı.
“İşleri bittikçe gönderir misiniz, sunumu kurguluyorum”: Powerpoint’e çakıp çıkıcam onları hadi atın da bitsin ya…
“Sunum çok iyi geçti”: Ben bir kısmında uyumuşum ama genel olarak pozitifti diye hatırlıyorum.
“Sunum harika geçti”: En az 5 de-brief geliyo yarın.
“Sunum iyi geçti, bir iki yorumları var”: Olmaz o iş. Yenisine çalışmaya başla sen bence.
“Çok hızlı bir alternatif daha yapabilir miyiz”: Ağzımdan kaçtı müşteriye söz vermiş bulundum, yaparsınız di mi?
“Birlike bi bakalım mı?”: Evet durucam tepende.
“Bu akşam baskıya gidiyor”: Aman kimsenin bi yere gittiği yok, yapmıyosun iki gündür illa tehdit edicez.
“Brief yazıyorum”: Facebook’tayım canım.
“Sunum hazırlıyorum”: Facebook’tayım dedim ya tatlım.
“Bütçe yapıyorum şu an”: Arkadaşım Facebook’tayım diyorum, nesini anlamıyosun?
“Kendi aramızda toplanabilir miyiz?” : Birer kahve içeriz di mi?
“Internal”: Herkes gelmesin.
“Ajans dışında olucam”: Ayakkabı filan bakıcam, belki bi yerde oturur kahve içerim, Blackberry’im var bakarım oradan.
“Sen at ben evden gönderirim”: Kabusun olucam, kabusun!
“Sormak istediğin bir şey var mı?”: Bak şimdi uyuzluk olsun diye çalışmadığım yerden soracak.
“Öğrenip hemen dönüyorum sana”: Hah işte, gıcık. Tuttu neyi sordu ya.
“3D mi olucak bu?” : Hiç anlamıyorum 3D’den bilmemneden ama havalı duruyo bu cümle.
“Ne durumdayız arkadaşlar?”: Sunuma bir saat kaldı hala tık yok.
“Re-touch yaptırıyo muyuz?”: Bak bu da havalı. Biliyomuşum gibi. Çok iyi ya.
“Canım mailimi aldın mı?”: Oku şunları Allah rızası için ya
“Mail attım geldi mi?”: Benim maillerimi junk folder’a düşürüyosun sen di m?
“Mailimi gördün mü?”: Gelip göstereyim mi?
“Sana bir mail attım”: 2 dakika içinde cevap yazdın yazdın… Yazmadın doğruuu Yaşar’a. Nereden bildin?
“Attın mı? Hemen bakıyorum”: Önce bir sigara içiyorum, sonra biraz laflıyorum, Blackberry’imi tıklatıcam sonra, bi ara bakarım. Acil mi dedim? Ne acili? Sensin acil.
“Fikirleri ne zaman dinliyoruz?”: Otur otur sıkıldım ayol burada, bi iki şey anlatın da keyfimiz yerine gelsin.
“Confidential yalnız”: Ben bile bilmiyorum yani o kadar diyim.
“Yaşar gördü mü bunu?”: Şaka yapıyosunuz heralde bu neee??
“İçeriden onaylı yalnız değil mi?”: Aa bayaa beğendiniz yani siz bunu. Tamam peki, ben anlamıyorum iyi fikirden. Görürsünüz siz, De-brief’im acı olacak!
“Anlıyorum elbette daha çok zaman gerektiren bir tasarım/iş. Hemen konuşuyorum müşteriyle:” Kafka’sın sen çünkü, öbürünüz de Picasso! Altı üstü bi broşür, amma olay çıkardınız ya. Hem fikri bile anlamadım ben.
“Sanmıyorum ama müşteriye bi sorayım yine de”: Şimdi yerime doğru gidiyorum, müşteriyle konuşuyormuş gibi yapıyorum ve iki dakika sonra yanınıza dönüyorum. Siz de bu numarayı her Allah’ın günü yiyorsunuz.
“O işi iki gün attırdım”: Aslında zamanlamayı ben öne çekmiştim. N’apiim mecbur bırakıyosunuz insanı. Öbür iş bugüne ama. Valla. Aa hiç tınmıyolar ya.